"Klişe gelecek ama ciddi duygusal bir adamım. Ben ilişkilerimde sadece sekse odaklanamıyorum. Yani aşık olmadan asla. Bu konuda kızlar gibi düşünüyor da olabilirim. Bir de şımarık bir adamım. Kadınların ilgisine maruz kalmaktan şımarıyor insan."


-Zaga'yı artık NBA maçlarıyla aynı saatlerde izlemeye başladık. Programınız niye bu kadar geç saatlerde ekrana gelmeye başladı? 

-Sorun reklam birikmesinden kaynaklanıyor. Tabii bunun nedeni de kanallar arasında büyük bir dizi savaşının yaşanması. Eskiden haberlerden sonra bir tane dizi izler tatmin olurduk Ama şimdi öyle değil. Üç dizi birden kapışıyor. Herkes programım en kötü ihtimalle beş dakika uzatsa benim program çok geç saatlere kalıyor. Bu yarışta tabii ki, seyirci karlı çıkıyor. Kaybedenler ise televizyonlar ve bir de Okan Bayülgen. 

-Tabii sizde bir Okan Bayülgen klasiği olarak tepkinizi koyuyorsunuz. Kendi kanalınızı bile milyonların önünde eleştiriyorsunuz. Bu gücü nerden buluyorsunuz? 

-Kendi kanalımı eleştirirken kötü bir niyetim yok aslında. Ben Kanal D' de kurulduğu günden beri çalışıyorum. Devlet Tiyatrosu'ndan istifa ettikten televizyona Kanal D' de tanıtım metinleri yazarak başladım. Kanal D' de benden eski çok az insan var. Tabii ki, Kanal D'nin bir patronu var. Sonuçta şirket ilkelerine karşı saygılı olmam lazım. Yoksa çeker giderim. Benim programı sabahın dördüne de koyabilirler ben çıkar programımı yaparım. Ben sadece 23.00'de ekrana geleceği açıldanıp gece 01.00'de yayına girince seyircinin tepkisine tercüman oluyorum. Ama hepimiz profesyoneliz ve birbirimizi eleştirmemizden daha doğal ne olabilir ki. O zaman Selahattin Duman'ın ya da Hıncal Uluç'un hiç yazmaması lazım. 

-Peki kült karakterleri programınıza davet ediyorsunuz. Müslüm Gürses, Sadettin Teksoy, Banu Alkan, Nuri Alço. Bu insanlar gerçekte göründükleri gibiler mi? 

-Gerçekten öyleler. İşte bir talk-show programı da bu ayrımı ortaya çıkartmaya yarıyor. Civcivle ayıyı karıştıran magazinciler var 

-Sadettin Teksoy da mı gerçek? 

-Tabii ki... Zaten üniversiteli gençler Sadettin Teksoy'un gerçekliğini gördükleri için onu çok seviyorlar. Onun geldiği gece ilk defa bir konuk programımı terk etti. Böyle bir durum yaşandığı için Saadetin Teksoy çok üzüldü. Sonra bir baktım o ana kadar susup oturan Sadettin Teksoy beş tane şarkı patlattı. Ben ilk defa Teksoy'un şarkı söylediğine şahit oldum. Üstelik hepsini notalı söyledi. Gerçekten çok farklıl bir insan. Böyle şahsiyetler hayata renk katıyor. 

-Galiba Türk toplumu olarak fazla kült karaktere sahibiz. 

-Tabii çok çılgın var. Ama halkın bu insanları anlama çabası ve saygısı çok daha önemli. Yoksa Türkiye'de bu kadar deli, dolu, çılgın, garip insanın her konuda, sanatın her dalında başarılı olması mümkün değil. Halkımız kesinlikle bu insanlara sempati duyuyor. Bu olay Türk halkının espri anlayışının ve hoşgörüsünün ne kadar ileri olduğunu gösteriyor aslında. Tabii bu durum, çok zengin ve farklı ulusların kaynaştığı bir kültüre sahip olmamızdan kaynaklanıyor. Mesela aynı hoşgörü Amerika'da yok. Amerikan halkı bazı ilginçliklere karşı Türk halkından daha tahammülsüz. Özgürlükleri daha çok belirlenmiş bir ülke halkının bizim kadar hoşgörülü olmaması çok ilginç. Bizde özgürlüklerinin belirlenmemiş olmasına hatta insanların yasal haklarını bilmemesine rağmen halkımızın nedense müthiş bir kültürü var bu konuda. 

-Peki Nuri Alço fanatikleri hakkında ne düşünüyorsunuz? 

-Ben daha bu hareketi çözemedim. Bence Nuri Alço olayı Matrix gibi felsefi bir altyapıya sahip. Anlamakta zorlu çekiyorum. 

-Peki sizin için duvarlara Başbakan Nuri Alço yazsalar ne yapardınız? 

-Oradan hemen kaçarım. 

-Zaga'daki Medya Arkası bölümünün malzemelerini nasıl topluyorsunuz? 

-Kendiliğinden oluşmuş doğal bir ekibimiz var. Bir süre sonra Zaga bu konuda bir adres oldu. Herkes bir şey görüp bize söylüyor. Hatta bu insanların arasında sanatçılar bile var. 

                          

-Magazin programlarını sürekli eleştiriyorsunuz. Bazen çok garip olayların olduğu doğru. Ama bir yandan da eleştirdiğiniz insanları programınıza davet ediyorsunuz. 

-Kocaman bir ayıya civciv diyen adamı ben değil televizyonda öbür dünyada bile ti'ye alırım. Peki siz civcivle ayıyı karıştıran bir adamın yaptığı haberlerin ne kadarına inanırsınız? 

-Bu sorunun cevabı belli. 

-Cevaba da gerek yok aslında. Sonuçta her şeyi gırgıra alıyoruz. Can Tannyar gibi eğlenceli programlar yaparsan sorun yok. Ama bazı magazinciler sanatçıları batırmak, halkın onlara karşı sevgisini azaltmak için programlar yapıyor. Bazıları tamamiyla kötü niyetli. Mesela ben bir programda sürekli parmağımı sallayarak yürüyüp 'Sokağıma giremezsiniz' diyorum. Bu olayla ilgili olarak da haklı olduğumu söyledim. 

-Medya Arkası'nda eleştirdiğiniz mankenleri programınıza niye davet ediyorsunuz. Bir anlamda seks + reyting kaygısı mı ortaya çıkıyor. 

-Tabii ki. İtalyanlar siyasi ağırlıklı programlarına bile güzel, dekolte kadınlar çıkartıyorlar. Niye? Güzel bir kadın televizyonun en önemli malzemesidir. Üç dört erkeğin bir araya gelip konuştuğu bir talk-show programını kimse izlemez. Arada güzel bir kadında konuya katılmak isterse renkli sonuçlar çıkıyor ortaya. Kadın televizyonun vazgeçilmezidir. Sonuçta ben 'Ceviz Kabuğu' programı değilim. 'Ceviz Kabuğu'ndan daha eğlenceli olmam gerek. Ben televizyonda içinde kahkaha, seks olan bir program yapıyorum. Benim programlarımda seks vardır. Gecenin üçünde ne yapmamı istiyorsunuz başka. 

-Peki her kaseti çıkan insan Zaga"ya konuk olmak zorunda mı? 

-Ne yapayım? Kimi çıkartayım? Her hafta program yapmak zorundayım. 'Aynı sanatçılar tekrar tekrar çıkmak zorunda rm?' dile sorsanız Yine evet derim. Çünkü Beyazıt, ben ve diğer şarkıcı şovları hepimiz 30 tane adamın etrafında dönüyoruz. Ciddi söylüyorum saysan 30 kişi çıkıyor. 

-Geceleri yaşayan bir insansınız ama dışarıda da görmüyoruz sizi? 

-Evet sabaha karşı uyuyan bir insanım ama evde kalmayı tercih ediyorum. Kız peşinde koşup da sarhoş sarhoş dolaşmaktansa evimde kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Gece dışarı çıkma alışkanlığım yok. Barlarda sevdiğim bir eğlence ortamı yok. Arkadaşlarımla, evde oturmayı seviyorum. 

-Ama çoğu insan İstanbul'un eğlence ortamının birçok Avrupa şehrinden iyi olduğu söylüyor. 

-Valla bir takım açılan ve hemen ardından kapanan yerler var. Acayip bir eğlence tarzı var. Yani altlarına Disel kotı üzerilerine rengarenk| gömlekler giymiş fakat çok sert bakan erkekler var mesela. 

-Biraz klişe bir soru olacak ama kadınlar, şöhretinize mi yoksa gerçek Okan Bayülgen'e mi aşık oluyorlar? 

-Ben bu ayrımı yapmaya gerek duymuyorum. Devlet tiyatrosunda çalışırken oyun bittikten sonra tebrik etmeye gelen genç kızlar oluyordu. Ne diyecektim ben onlara? 'Siz benim kara kaşım kara gözüm için gelmiyorsunuz. Rolümü iyi oynadığım için geliyorsunuz. Allah sizi kahretsin. Çabuk defolun buradan mı?' diyecektim. Kadınlar profesyonel insanlara bayılırlar. Ben de kadın olsam her halde başarılı bir erkeğe aşık olurum. Başarısız, sünepe, korkak, hayatta ne yapacağım bilmeyen bir erkek her şeyden önce kadına güven vermez ki, kadın ona aşık olsun. Kadınlar güce tapar. 

-Peki erkekler neye tapar? 

-Erkekler farklı, îş bölümü ve cinsiyet ayrımı farklı rolleri beraberinde getiriyor. Mesela bir erkek bir kadına sürekli şefkat duyabilir ama bir kadının bir erkeğe sürekli şefkat duymasını bekleyemezsiniz. Kadın bir süre sonra kapının öne koyar o adamı. Erkeklikle güç beraber yürümeli. 

Evliliğe saygımızdan ayrıldık 

-Bir röportajınızda 'Bir kadının karşısında ikinci kez ağlamam' dediniz. Yani ilişkilermizde hep oyun mu olmalı? 

-Evet, bir kere ağlamak lazım, îkinci kez ağlarsan kapının önüne konursun. Biz buna oyun değil tutumluluk diyelim. Ya da hayatı bilmek ve davranışlarını düzenlemek ile de politika yapmak , oyun oynamak anlamına gelmemeli. 

-Bir kadının sizi cezbetmesi için ne yapması gerekir? 

-Bir bilsem. Her şey çok farklı olurdu. Tabii ki, insan ne aradığım bilemez ki. ilişkileri artık bu yasanda da bir skor denemesi, av ya da avlanma olarak görmüyorum. Sadece bir sevişme üzerine ilişki olamaz. Onu yapmam için genelevde çalışmam lazım. 

                          


-Yani bir kadınla sadece cinselliği düşünerek ilişkiye girdiğiniz hiç olmadı mı? 

-Klişe gelecek ama ciddi duygusal bir adamım. Ben ilişkilerimde sadece sekse odaklanamıyorum. Yani aşık olmadan asla. Bu konuda kızlar gibi düşünüyor da olabilirim. Bir de şımarık bir adamım. Kadınların ilgisine maruz kalmaktan şımarıyor insan. Sonra kendini unutuyorsun. Onun için gazeteciler bana şunu söylüyor: 'Kepçe kulaklısın, bücürsün, çirkinsin, Allah seni kahretsin bu kadar kadınla nasıl beraber oluyorsun.' Yani onlara bu durumu bir problem olarak görüyorlar. Hatta, 'Okan yine galaya kısa boylu geldi' gibi absürd açıklamalarda bulunuyorlar. Nedir ya. Adam iki gala arasında uzayacağımı bekliyor. Bu bücür bunları hak etmiyor mantığıyla gidiyorlar. Türkiye'de çirkin erkelderin de güzel kadınlarla sevişebileceğini kanıtladım. Çünkü bana şu soru soruldu: 'Hayatta ne yaptınız?' Bu soru o kadar aptalcaydı ki bende cevap olarak bunu söyledim. 

-Eski eşiniz Zeyno Günenç'i 'Çocuklar Duymasın'la tanıdık Ve insanlar merak ediyorlar. Acaba Zeyno Günenç sizle olan ilişkinizde de dominant olduğu için ayrıldınız? 

-Zeyno'nun şimdi bir beraberliği var mı yok mu bilmiyorum. Ama Zeyno her zaman çok hoş, beraber olduğu insana çok saygılı bir insan. Ben her zaman onu çok severim ve saygı duyarım. Ne evliğimde ne de evliliğimden sonra hiçbir problem yaşamadığım bir insandır. Çok iyi bir ailenin kızıdır. O sadece o dizide rolünü oynuyor. Ama dominanta olabilir sert kızdır yani. 

-Peki bu ayrılıktan dolayı pişmanlık duymadınız mı? 

-Tabii ki, şimdi geçmişteki arkadaşlıklarım, yaşanan güzel şeyleri düşündüğünde biraz üzülebilirsin ama pişmanlığım hiç yok. Zeyno ile anlaşarak, kavga etmeden boşandık. Sadece arkadaşlıkta bulduğumuz tılsımı evlilikte bulmadığımız için ve Zeyno ile benim evliliğe çok ciddi baktığımız için evliliğin artık o saatten sonra çotukla çocukla yürümesi gerektiğini için ve tüm bu durumlara cesaretli olmadığımız için ayrıldık. Bizim boşanmamızın nedeni evliliğe olan saygımızdan kaynaklanır. Benim üç kere boşanmış olmamın nedeni evliliğe olan saygımdan kaynaklanıyor. 

"Şöhret beni kuruttu" 

-Şöhretinizin kadınlarla olan ilişkilerinize etkisi nedir? 

-Şöhret olmadan önce daha çok kız arkadaşım vardı. Şöhret beni kuruttu. Açıkçası dikkatle davranmak zorunda kahyorum. Kendimi magazin basınına karşı koruyorum. Çapkın falan görünüyor olabilir ama durum hiç de öyle değil. Medyada isimleri geçen adamlar arasında aşk konusunda tutumlu olduğumu düşünüyorum. Bir de tabii bu kadar ortaya çıkmaması gerekiyor. Biraz gizemimiz olması gerektiğini düşünüyorum. Ben bile fotoğraf çekerken biraz gölgeler koyuyorum. Kabak gibi adamı fotoğrafa oturmuyorum. Magazin basını benim kabak gibi ortada olmamı istiyor. 

-Peki siz bir gazetede ya da televizyonda magazin müdürü olsaydınız ne yapardınız? 

-Kendime güveniyorsam başkalarıyla yarışmazdım. Aşağılık haberler yapan insanlarla hiç yanşmazdım. Haber atlamayalım diye çalışıyorlar ama. Ama haber atlamayım derken haberler gittikçe daha edepsiz hala dönüşüyor. Türkiye'de kuşaklar birbirinden ayrıldı. Benden bir önceki kuşak, medyayı tamamen reddetmeye başladı. Büyük gazetelerde televizyon mesela. Ben Zaga'da istemez miyim halkın çok sevdiği oturaklı insanları ağırlamayı. Bu insanlar televizyona küsmüşler. Haberlere bile çıkmak istemiyorlar. 

-Birkaç isim verebilir misiniz? 

-Bir sürü insan var. Şener Şen, Metin Akpınar, Türkan Şoray, Orhan Pamuk bunlar haberlere bile çıkmak istemiyorlar. Tank Akan mesela. Beraber film çekmesek Zaga'ya katılmayacaktı. Tarık Akan bana çok net olarak şunu söyledi: 'Okan şahsına alma, seni çok seviyorum ama ben kesinlikle televizyona çıkmak istemiyorum' dedi. 

-Gelelim fotoğraf sanatına olan ilginize. Nasıl başladı? 

-Fotoğrafçılık biraz da benim ilk gençlik maceram. 16 yaşından 26 yaşıma kadar elinde fotoğraf makinasıyla yaşayan bir adamdım. Sonra birden bütün makinalarımı satıp fotoğrafçılıktan uzaklaştım. Ve son bir seneden beri tekrar çekmeye başladım. Ama benimki bir zengin eğlencesi değil. Hakikaten ben bu işte olmak istiyorum. Yani para kazanmak için bu işe girmiş değilim ama parada kazanabilirim. 

Kaynak : Hürriyet Keyif  - Mevlüt Tezel